GİTMEK
Gitmektir bazen kalmaya tek çözüm. Olabildiğince uzaklara gitmek. Herkes ve her şey nereye gidiyorsa tam tersi yönde yol almak. Kaçmak, saklanmak, görünmez olmak istersin çoğu zaman. Bir küçük sırt çantası tek yol arkadaşın, içindeki kaçak ruh en yakın dostun olsun istersin. Bazen bir küçük sırt çantası bile bozacaktır özgürlük büyüsünü. Elini, kolunu sallaya sallaya, kıyafetlerin üzerinde dalgalanarak, rüzgar vücuduna nüfuz ederek atmak istersin o geniş kaçış adımlarını. Gitme fikrinin hayali bile bir başka hızlandırır kalp atışlarını ve kalmak o zaman daha fazla can acıtmaya başlar. Aklına sızıp kanının her pompalanışında vücudunun her hücresine yayılarak uyuşturan, ayaklarının yerle temasını kesen gitme fikri etrafındaki her şeyin varlığını kaçma bahanesine dönüştürüverir birden. Bir zamanlar yabancılık duygusundan kaçmak için varlığına ihtiyaç duymuş olduğun o eski ev terliklerinden bile kurtulmak istersin. Bir tane çiçek açar mı diye her sabah ilk baktığın şey olan sulamayı unutup bol bol sevgilediğin pencere önü çiçeğin verebileceği en güzel çiçeğiyle dururken karşında ondan bile kurtulmak istersin. Yeni bir tomurcuk kalma bahanesi olmayacaktır. Evinin en sevdiğin köşesi bile artık dışardan dönülerek geçilip gidilmesi gereken yabancı bir köşe oluvermiştir. Teneffüs ettiğin havada başka kokular istersin. Uykun kaçıp gözlerini diktiğin duvarlarda hayali şekiller göreceğin başka izler olmalıdır. Yatağının olağanüstü rahatlığı bile daha rahatsız bir yatak ihtiyacı doğurur içinde. Gitmek, kaçmak, uzaklaşmak istersin. Gitme kıyafetleri aramaya başlarsın dolabında. Giderken giyeceklerin kaldığın zamanların izlerini taşımamalıdır. Mümkün olsa kemiklerine kadar soyunup gitmek istersin. Dolabının en alt raflarında kalmış uzun süredir dokunulmamışlık izleri ve kokuları taşıyan giysileri deri değiştirmiş tatminkarlığıyla üzerine geçirdikten sonra, yanına hiçbir şey almadan çıkarsın o kapıdan. O arasından geçtiğin dikdörtgen birden sihirli bir boşluk oluverir. Bir savaştan hiç yara almadan kurtulmuş bir askerin cephesini terk ederken kocaman açılmış gözlerine yerleşmiş gurur yansır gözlerine ya da bir günahkarın belki de ilk defa gittiği bir kiliseden dışarı adımlarını atarken tüm günahlarından arınmış olduğunu zannettiği andaki memnuniyet resmi çiziliverir yüzüne. Tüm kurtulmak istediklerinden uzaklaşıyor olmanın verdiği haz bir maske olup yerleşir ifadelerine. Dışarısı bir başka masal diyarıdır şimdi. Attığın her adımda kendi çizdiğin resimde yürürsün. Oysa her şey aynıdır aslında tüm gerçekliğiyle ve düşünmekte biraz gecikmiş olduğun nereye sorusu yanıtsız kalır.
Her gidiş, her kaçış bir dönüştür aslında. Ayrıldığın kişi ya da kişilerin yüreğinde tam oldukları yere geri dönüştür. Onu ya da onları ne kadar çok sevdiğini, yüreğinde çoktan edinmiş oldukları sarayı o an görürsün ve gitme duygusu renk değiştirir gözlerinde. Gitmenin ayrılmanın acısıyla kavrulan yüreğini söndürme hevesiyle gözlerinden süzülerek akan gözyaşların yüreğinin aynası olup yansıtır bakan gözlere sevgi acısını. Soğuktan buharlaştığını zannettiğin nefesinde aslında yürek yanıklarının dumanları gizlidir. Yüreğindeki ateş midene dolar; içinde tüm organların yanmış ve yok olmuş hissi veren kocaman bir boşluk ve boğazında koca bir düğümle kalırsın. Yüzün yüreğinin en buruk, en dramatik anına sahne olur. Yüzündeki çizgilerin her biri bu hüzünlü oyunun karakterlerine dönüşüp en acıklı rollerinden birini öyle etkileyici oynarlar ki sahnedeki yerlerini daha derinlere gömerler ve vücudun içindeki kocaman boşluğa rağmen öyle ağırlaşır ki ayak izlerin derinleşir. Bastığın yerde kalan olmak istersin o anda, tüm önceki hislerine isyanla bastığın yerde kalmak çünkü gitmenin kalmaya çare olmadığı gerçeği kocaman bir elden çıkmış bir tokat gibi çarpar yüzüne. Ne değiştirdiğin kıyafetlerin ne de yanına almadıkların uzaklaştıramamıştır seni aklından. Beynini bir yerde bırakıp arkana bakmadan uzaklaşmakmış gitmek der içinden alaycı bir ses. Beynini kafanın içinde taşımanın dünyayı sırtında taşımak olduğunu anlarsın..Bir kadının rahminde çoktan gelişmeye başlamış istenmeyen bir bebek gibi olur beynin ve bir kürtajla kurtulmak istersin ondan. Tam anlamıyla mümkün kılmak için gitmeyi yüreğinden de kurtulman gerektiğini anladığın anda beynin vazgeçer kendini imha etme düşüncesinden. Madem ki gerçekten gitmek bir cinayet ve bir intihara mecbursa o an yalnız gitmenin mümkün olmadığını bir kez daha görmüş olursun gözlerinde dünyanın ve bir yolculuk yapmış olursun aslında. Gitmekse gidersin ama “kendine” çünkü tüm yollar kendine çıkar. Bir çemberin etrafında dönmüş durmuşundur. Kendi dünyanın gerçeklerini kendi pencerenden manzara gibi seyretmiş, anımsanması gereken kareleri gözlerinin objektifinde ölümsüzleştirmiş, gitmekse gitmişindir. Fakat ruhunu geride bırakamadığın sürece gitmek değildir hiçbir zaman gitmelerin. Ne zaman nereye gitsen ya da gitmek istesen garip bir seyyah olup hep kendine, hep kendi yüreğine göçersin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder